Ülser ve Gastrit Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Prof. Dr. Hasan Özkan
Gastroenteroloji ve İç hastalıkları Uzmanı

http://www.hasanozkan.com/

ÜIser

Sindirim sisteminin herhangibir yerinin iç yüzünde oluşan yaradır. En çok oniki parmak barsağında (duodenum) ve daha az sıklıkla mide de oluşur.

Gastrit

Gastrit midenin mukozasının bir çeşit iltihabıdır. Halk arasında mide üşütmesi yada ülser başlangıcı diye bilinir. Gastrit çoğunlukla hafif şiddetde bazan da ağır kanamalı bir hastalık şeklinde kendini gösterebilir. Tedavide ve diyet açısından ülser için bahsedeceklerimiz kısmen gastrit için de geçerlidir.

Peptik ülser hastalığı; ister MİDE ÜLSERİ (gastrik ülser) olsun ister 12 PARMAK BARSAĞI (duodenal ülser) olsun son yıllara kadar ömür boyu süren bir hastalık olarak bilinir ve öyle kabul edilirdi. Günümüzde histamin 2 reseptör antagonistleri (H2RA) ve proton inhibitörleri (PPİ) diye de bilinen H-K ATPaz inhibitörlerinin tedavide kullanılmaya başlanmasıyla peptik ülserin klinik ülserin klinik seyri değişikliklere uğramıştır. Tüm bunlara ek olarak Helicobacter Pylori’nin keşfi ve peptik ülser hastalığı patogenezindeki yerinin de ortaya konulması sonucu bu hastalık bir ölçüde yavaş yavaş da olsa tedavi edilebilir hatta şifa sağlanabilir duruma gelmektedir.

Mide ülseri

Gastrik ülser (mide ülseri); peptik ülser hastalığının komponentlerinden biridir ve kanama, perforasyon, pilor tıkanması gibi komplikasyonlarıyla ölüm nedeni olmaya devam etmektedir. Son yıllarda peptik ülser konusunda yapılan çalışma sonuçları dikkate alındığında; hemen hemen tüm mide duodenum ülserlerinden Helicobacter Pylori adlı bakterinin %80’inden ve steroid olmayan antiinflamatuvar ilaç (NSAİ) kullanımının %10’undan sorumlu olduğu görülmektedir. Bu nedenle tedavi stratejilerinde ve rejimlerinde önemli değişiklikler olmaktadır. Mide asidini baskılamaya yönelik olan nüksler ile komplikasyonları önleyemeyen eski tedavi yaklaşımları giderek yerini tam iyileşmeye yönelik tedavi rejimlerine bırakıyor.

Eski tedavi rejimleri mide de asit salgılanmasını azaltarak ya da Mide mukoza savunmasını güçlendirerek etki ediyordu. Asidin baskılanmasıyla belirtiler ortadan kayboluyor ve mukozadaki yaralar iyileşiyor, mukoza savunmasını güçlendiren prostaglandin analogları gibi ilaçlar da NSAİD’ların neden olduğu akut mide ülserlerinin iyileşmesini hızlandırıyor ya da önlüyordu. Fakat bu etkiler ancak bu ilaçların alındığı sürece oluyor kesince kısa sürede nüksler görülüyordu. Buna karşın varsa Helicobacter Pylori infeksiyonunun eradike edilmesi ülserojen ilaçların tedaviden kaldırılması gibi tedavi metotları nedenleri ortadan kaldırdığı için tam iyileşmeyi hedeflemektedir. Buradan yola çıkılarak geçtiğimiz günlerde Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) çeşitli antibiyotiklerle antisekretuvar ilaçların birlikte kullanıldığı çeşitli tedavi rejimlerini onayladı.

Bu yeni tedavi rejimleri selim mide ülserlerinde tam iyileşmeyi sağlayabilmektedir. Ancak bugün için bilindiği kadarıyla bir mide ülserinin selim olup olmadığını anlamak ne yazık ki her zaman kolaylıkla mümkün değildir. Bu yüzden bazı mide ülserlerinin başlangıçta kanser ülseri olduğuna yönelik endişeler haklı bir şekilde hala sürmektedir. Bu nedenle tüm şüpheli mide ülserlerinden hatta tüm mide ülserlerinden biyopsi alınıp histopatolojik incelemenin yapılması gerekmektedir.

Duodenum ülseri

Duedonum ülseri denildiği zaman hastalar arasında peptik ülser akla gelir. Çoğu hasta midemde ülser var dediği zaman duodenum ülserini kasteder. Bilindiği gibi duodenum ülseri bulunan hastaların büyük çoğunluğunda kronik bir duodenal ülser eğilimi bulunduğunu gösteren çok sayıda kanıt bulunmaktadır. Bugüne kadar hastalığın doğal seyrini inceleyen çalışmalar hastaların çoğunda ülsere eğilimin kaybolmadığını göstermektedir. Bu hastalarda yıllar içinde semptomatik ya da asemptomatik alevlenmeler gelişebilmekte ve çoğu yaşamlarının büyük bir bölümünde duodenal ülser tekrarlaması açısından risk altında kalmaktadır.

Son zamanlarda peptik ülser konusunda elde edilen yeni bilgiler şunu göstermiştir ki; hemen hemen tüm mide ve duodenum ülserlerinden Helicobacter Pylori infeksiyonunun ve NSAİD kullanımının sorumlu olduğu şeklindedir. Helicobacter Pylori bulunmadan önce duodenum ülseri bir asit peptik hastalık olarak kabul edilmekteydi. Bu yüzden “no asit no ülser’ deyimi sıkça kullanılırdı. Artık bu hastalığı; katkıda bulunan ve varlığı şart olan bir kofaktör olan aside bağımlı, infeksiyöz bir sürecin bir parçası olduğunu biliyoruz. Bu nedenle günümüzde “no asit no ülser” “no Helicobacter Pylori no ülser” tanımlaması giderek popüler olmaktadır.

Gastrit ve Ülsere Karşı Yapılması Gerekenler:

Peptik ülserin ve gastritin tedavisinde ilaç kullanımının yanında iyileşmeye ve nükslerin daha az oluşumuna da katkıda bulunabilen bir çok genel önlem vardır. Bunların başlıcaları şunlardır:

Genel Tedavi Önlemleri:

•Uzun süre aç kalmaktan sakının.
•Az miktarda ama sık ve düzenli yiyin.
•Yemekten sonra en az 2-3 saat yatağa girmeyin.
•Yiyecekleri yavaş yiyip, iyi çiğneyin.
•Çok sıcak yada çok soğuk yemeyin.
•Stresden mümkün olduğunca uzak durmaya çalışın.
•Dar ve beli sıkan giysiler giymeyin.
•Fazla kilolarınızdan kurtulun.
•Sigarayı azaltın, mümkünse bırakın.

 

Diyete Ait Öneriler:

Gastrit

Yorum Yaz