Kendinden Kök Hücre Nakli

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Hematoloji ve Onkoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yener Koç, bir çeşit kemik iliği kanseri olan “myeloma” için en etkin tedavinin “kendinden kök hücre nakli” olduğunu belirterek “Kendinden kök hücre nakli ile yaşama süresi ortalama iki kat artıyor” diyor.

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Kemik İliği Nakli Bölüm Sorumlusu Hematolog Onkolog Prof. Dr. Yener Koç, ilikte başlayan bir kanser türü olan “myeloma” tedavisi seçenekleri arasındaki “kendinden kök hücre naklinin” şu anda en başarılı tedavi olduğunu vurguluyor.

Avrupa İlik Nakli Birliği’nden sertifikalı kök hücre müfettişi olan ve bugüne kadar yüzlerce kök hücre nakli gerçekleştirmiş olan Prof. Dr. Yener Koç, “myeloma”nın genellikle 50 yaş sonrasında görüldüğünü belirterek hastalıkla ilgili şu bilgileri verdi:
“Myeloma erken yaşta görülmez. Görülme sıklığı da azdır ancak son yıllarda artış olduğu gözlenmektedir. Özellikle yaşamında çok fazla kimyasal maddelere, radyasyona maruz kalan ve bireylerde daha çok görülüyor. İnsanoğlu 60 yaşına kadar 2 milyon kimyasal maddeyle karşı karşıya kalır ve bu kimyasal maddelerden bazıları kemik iliğine gidip kan yapıcı hücrelerin genlerini bozabiliyor. Myelomalı hastaların kemik iliğinden gen analizlerine baktığımızda kromozom kırıkları, gen bozuklukları görüyoruz. 60 yaş üstü kişilerde görülmesinin nedeni de kan yapıcı hücrelerdeki hasarın zamanla artması ve vücudun artık başa çıkamaması nedeniyledir. Bu yüzden yeni doğan bir bebekte veya 10 yaşındaki bir çocukta görülmez. Bazı ülkelerde ise koşullara bağlı 37 yaşında bile myelomaya rastlanabilir. Mesela Çin’de çok fazla fabrika ve kimyasal madde olduğu için daha genç yaşta kan yapımı bozuklukları görülüyor. ABD gibi kimyasal madde ve toksik maddelerle karşılaşma oranı düşük ülkelerde ise bu tür hastalıklar 80 yaşları civarında ortaya çıkıyor.”

BELİRTİ VERMİYOR

Myelomanın genellikle başlangıçta belirti vermediğini vurgulan Prof. Dr. Koç, “Belirtileri genellikle 60 yaşındaki kişide bel ağrısı olabiliyor. Kemiklerde kırık olabiliyor. Ama o yaşlarda bel ağrıları veya kemik kayıpları normal karşılandığı için myeloma şüphesi olmuyor. Ancak doktorunun bir şüphesi üzerine kanda yapılan tahlillerle ortaya çıkar. Bir kan tahlili olan sedimentasyon çok yüksek çıktığında aklımıza myeloma gelir. Mesela kemik ağrısıyla fizik tedaviye giden bir hastanın kemikleri incelenirken kemikte tahribat görünce şüphe üzerine bize yönlendirdiler ve myeloma olduğu ortaya çıktı” diyor.

Teşhisin kan ve kemik iliğinden yapıldığını söyleyen Prof. Dr Yener Koç, bu aşamayı şöyle anlatıyor:
“Kemik iliği bir çeşit kan tahlilidir, kemiğin içindeki kan yapıcı bölgeden kan alıp incelemek demektir. Ehil ellerde can yakmaz ve birkaç dakika sürer. Daha çok leğen kemiğinden ya da göğsün ön kısmındaki kemikten alırız.”

YAŞAM SÜRESİ UZUYOR

“Myeloma tedavisinde günümüzde en başarılı yöntemin kök hücre” nakli olduğunu vurgulayan Koç, bu tedaviyle ilgili olarak da şunları söylüyor:
“Kendinden kök hücre nakli yani Otolog kök hücre nakli ile kişinin yaşam oranı 2 misli artıyor. İlaçların yaşam süreleriyle ilgili sonuçları ispatlanmış değil. O yüzden varolan ilaçları hastalığı azaltmak için kullanıp hastayı kök hücre nakline hazırlıyoruz. 2 aylık bir ilaç tedavisi uyguluyoruz. Sonra kök hücreleri topluyoruz. Bu işlem teknik zor değil, ameliyat da değil. Hastalar diyaliz gibi bir makineye bağlanıyor. Bu makine 3 saat içinde kandan kök hücre toplanmasını sağlıyor. Ardından 2-3 gün kan yapıcı kök hücreler toplandıktan sonra bu hücreler donduruluyor. Sonra yüksek doz kemoterapi veriliyor 24 saat sonra da kan yapıcı kök hücreleri geri veriyoruz. Tabiii bu olayda işlem basit ancak ağır bir kemoterapi uyguladığımız için hastanın 21 gün hastanede yatması ve enfeksiyon gibi risklere karşı izlenmesi gerekiyor. Bu işlem %90 çok başarılı oluyor. Görülen yararın süresi ise kişiden kişiye değişiyor.”

• Tüm myelomaların %90’ı kaburgalar, bel kemiği, omuz kemikleri, göğüs kemikleri ve kafatası kemikleri olmak üzere birden fazla yerde yerleşmiş olarak bulunur.
• Myeloma erkeklerde daha sık görülüyor.
• Vakaların %80’i 50 yaş sonrasında görülmektedir.

Yorum Yaz